Dünyanın en eski beton yolu 1891 yılından bu yana hizmet vermekte olan ABD’nin Ohio eyaletindeki Court Avenue caddesidir. Bu beton yol 133 yıldır hizmet vermeye devam etmektedir.

Avustralya, beton yol teknolojisini erken benimseyen ülkelerden biridir. 1928 yılında Melbourne'de inşa edilen Victoria Parade, Avustralya'nın ilk beton yol projesi olarak tarihe geçmiştir.

Almanya’da ilk beton yol 1888 yılında bugün Polonya sınırları içerisinde bulunan Wroclaw şehrinde yapılmıştır. Dolayısıyla beton yoların 100 yılı aşkın süredir tüm dünyada başarıla kullanıldığı söylenebilir.

Ülkemizdeki ilk beton yol 1953 yılında Sinop’ta inşa dilen ve NATO Radar Üssü gibi yüksek trafik yüklerinin olduğu bir tesise hizmet veren yoldur. İlk beton yolumuz üzerinden geçen 80 yılı aşkın süreye rağmen kesintisiz ve bakım-onarım ihtiyacı duymadan hizmet vermeye devam etmektedir.

Benzer şekilde 1958 yılında Trabzon’da ve 1959 yılında Adana’da yapılan ilk beton yollar yüksek dayanıklılık ve düşük bakım maliyetleri ile dikkat çekmiş ve bugün ülkemizde 21.000 km’yi aşkın beton yol ağına öncülük etmiştir.

İyi tasarlanmış ve doğru inşa edilmiş beton yolların ömrü genellikle 30-50 yıl arasında değişebilir. Bu süre, uygulama kalitesi, doğru tasarım, çevresel koşullar ve kullanım amaçlarına bağlı olarak değişiklik gösterebilir​.

Yerkürede artan yapılaşma yüksek albedo değerine sahip buzulları, toprak örtüsünü ve ağaçları azaltırken düşük albedo değerine sahip koyu renkli yapıları artırmaktadır. Bu durum, yerküreye gelen güneş ışığını düşük albedolu koyu yapıların emmesine, sıcaklık artışına ve kentsel ısı adası oluşumuna neden olur.

Beton yollar, asfalt yollarla karşılaştırıldığında 3 kat daha yüksek albedo değerine sahiptir. Bu da üzerlerine gelen güneş ışınlarının önemli bir kısmını atmosfere geri yansıtabilmelerini sağlar. Dolayısıyla beton yollar, daha fazla güneş ışığını yansıtarak, çevre sıcaklıklarının düşmesine yardımcı olur, yerkürenin ısınmasını yavaşlatır ve kentsel ısı adası etkisini en aza indirerek küresel iklim değişikliğiyle mücadelede önemli rol oynar.

Beton yollar, rijit kaplamalar olmaları nedeniyle bir kiriş gibi çalışarak üzerlerine gelen yükleri daha geniş alanlara yayarak alt tabakalara iletirler. Bu sayede, beton yolların alternatiflerine kıyasla çok daha fazla ağır yük taşıma kapasiteleri olduğu bilinmektedir. Özellikle, limanlar, endüstriyel alanlar ve yüksek ağır taşıt trafiğine sahip yollar için en ideal çözüm beton yollardır.

Silindirle sıkıştırılmış beton (SSB) yol, agreganın uygun oranda su ve çimento ile beton santralinde karıştırılmasıyla üretilen, finişerlerle serilip, silindirlerle sıkıştırılarak inşa edilen bir rijit üstyapı tipidir.

Silindirle sıkıştırılmış beton tekniği askeri üslerde, endüstriyel alanlarda, depolama alanlarında limanlarda ve yollarda kullanılmaktadır. Silindirle sıkıştırılmış beton yolların alternatiflerine kıyasla sahip olduğu pek çok teknik ve ekonomik avantaj bulunmaktadır.

SSB içeriğindeki düşük su içeriği nedeniyle sıfır slump değerine sahiptir. Geleneksel beton karışımlarına kıyasla ortalama 40% daha düşük su miktarına sahip olması nedeniyle su/çimento oranı 0,30’lara kadar azalmaktadır. Bu sayede aynı çimento dozajında bile 28 günlük basınç dayanımlarında %70-80’lere varan bir artış gözlemlenmektedir.

Silindirle sıkıştırılmış beton içeriğinde donatı kullanılmaması, hızlı yapılabilmesi, kısa sürede trafiğe açılabilmesi, ek yüzey işlemlerine ihtiyaç duymaması ve ekonomik olması gibi avantajlarla ön plana çıkmaktadır. Aynı zamanda açık yüzey rengi sayesinde sağladığı çevresel avantajlarla birlikte kırsal alanlarda trafik güvenliğini arttırıp aydınlatma için elektrik tasarrufu sağlamaktadır.

SSB karışımı içerisinde geleneksel betona kıyasla neredeyse dört kat daha az boşluk bulunmaktadır. Uygun koşullarda tasarlanmış ve doğru şekilde inşa edilmiş bir SSB içeriğinde yüzde 1,5 seviyesinde hacimce boşluk bulunmaktadır. Aynı zamanda geleneksel betonun aksine silindirle sıkıştırılmış beton içerisinde bulunan boşluklar birbirinden bağımsız boşluklardır.

Dolayısıyla hem çok daha düşük bir boşluk oranına sahip olması hem de boşlukların birbirinden bağımsız olması nedeniyle SSB donma-çözülme direnci alternatiflerine kıyasla çok daha yüksektir.

Özellikle soğuk iklimlerde ve gece gündüz arasındaki sıcaklık farkıyla mevsimsel sıcaklık farklarının çok yüksek olduğu bölgelerde SSB yollar güvenle tercih edilebilir.

SSB yolların dayanıklılık (durabilite) performansı belirleyen en önemli parametrelerden biri elde edilen sıkışma oranıdır. Özellikle soğuk iklime sahip, gece-gündüz sıcaklık farklarının yüksek olduğu bölgelerde donma-çözülme direnci yüksek bir SSB yapımının yolu %98’e varan yüksek sıkıştırmanın elde edilmesine bağlıdır. Dolayısıyla, yüksek yoğunluklu sericilerle elde edilen sıkışma sayesinde yolun uzun servis ömrü boyunca çevresel etkilere karşı dayanıklılığı en üst düzeye ulaşır.

Buna ek olarak, yüksek yoğunluklu sericiler silindiraja duyulan ihtiyacı en aza indirir ve sürüş konforunu azaltan ondülasyonları ortadan kaldırır. Geleneksel (normal) yoğunluklu sericilerde plak kenarlarında oluşan serbest malzeme serim sonrasında dökülme eğilimi gösterir. Ancak yüksek yoğunluklu sericilerde bulunan presleme kirişlerinin sağladığı yüksek sıkıştırma sayesinde yüksek yoğunluklu SSB yapımında kenarlar adeta bir kalıp sistemi kurulmuşçasına dik bir şekilde inşa edilir.

Neredeyse 100 yıla yakın bir süredir SSB tekniğini kullanan ABD’de 2016-2017 yıllarından bu yana inşa edilen SSB kaplamaların %95’i yüksek yoğunluklu sericilerle inşa edilmektedir. Yüksek yoğunluklu SSB kaplamalar en ağır yüklerin taşındığı limanlar, askeri üsler ve endüstriyel alanlar ile üst düzey konfor istenen otoyollarda yaygın şekilde kullanılmaktadır.